Yaşlı ve yorgun dünyamız, üzerindeki hoyratça tepişmelere, yakıp yıkmalara, yeşilin ve suyun kirletilmesine yani; kirlenen insana inat dönüşünü 365 günde tamamlamaya kararlılıkla koşuyor.

Güneş, sırtlanı da serçeyi de aynışefkatle ısıtıyor. Bizse, yani beşer insan… Yani içindeki hayvanına, hayvanlığına yenik düşen insan/canlı bıkmadan usanmadan kurutmaya, karartmaya… Devam ediyor. Demek istemem odur ki; neden birileri, yeşilin çığlığını, suyun gözyaşlarını görmez… Neden gözyaşlarıçatlayan çöller gibi kurusun istenir… Neden börtü böceğin dil/din özgürlüğünü, papatyanın yaşam hakkını savunmaz…Biz her sayımızda bu dili bu çığlığı bitkilerin sessizliğinden nakletmeye çalıştık.Çalışıyoruz. Organik derken, helal derken hep aynışeyi söylemek istiyoruz… Biz sizinle, onlarla ana bir kardeşiz… Ana vatanımız bir, sadece kanımızın, yüzümüzün rengi farklı… Topraktan yaratıldık birlikte… Hatta en son misafirleriyiz evrenin… Bizden öncekiler, yani ademden evvelkiler büyüklerimiz…

Hani sözün sevdalıları der ya; ’’Hayat dört şeyle kaim derdi babam, su, ateş, hava ve toprak ona beşincisini ben ekledim…Beni ekledim…’’gibi bir şey demişti İsmet Özel.

Gelin yaşlı ve yorgun dünyamız, buna rağmen dönüyorken… Güneş her sabah selam yollamaya devam ediyorken…Çevremizi, dünyamızı, hasılı’’ sevelim yaratılanı yaratandan ötürü’’…

Buna bu zamanda ne kadar da muhtacız…

Selam ve sevgilerimle…
Ziraat Müh. Yunus AKSU Aksuvital Yön.Kur.Bşk,

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir